TARİKAT RAPORU “LİSEDE NE YAPTIK PROGRAMI” NE GETİRİP NE GÖTÜRÜYOR?

TARİKAT RAPORU “LİSEDE NE YAPTIK PROGRAMI” NE GETİRİP NE GÖTÜRÜYOR?

Türkiye’deki Milli Eğitim Bakanlarının kronik yaklaşımı yine karşımıza çıktı. Türk Eğitim Sistemini düzeltme ve düzenleme isteği.

Sistemde değişiklik çağa, dünyadaki değişikliklere uygun olarak elbette yapılabilir. Nitekim OECD eğitim direktörü Andreas Schleicher eğitim sistemimiz hakkında şunları söylüyor: “Türkiye’de öğrettikleriniz artık gereksiz, ezbercilikte iyi, yaratıcılıkta kötüsünüz, yeni dünya düzenine uyum sağlayamadınız, eğitimin genel başarısı öğretmenlerin başarısından fazla olamaz, öğretmen ne kadar iyiyse sistem de o kadar iyi olur. Önemli olan yetenekli kişileri öğretmen olmaya çekmek”. Schleicher bunu niye söyleme gereği duymuş acaba? Çünkü ülkemiz, 2015 yılı PİSA  sınavlarında, OECD ülkeleri içinde sondan ikinci sırada . O zaman şu soruları sormak gerekli? “Bilimsel araştırma nedir, bilim insanı ne gibi soruları yanıtlayabilir, nasıl bir hipotez geliştirir ve test eder?” Çocuklarımız biyoloji ve fizikte içerik bilgisi sorduğumuzda iyiler; ancak bu bilgileri internette de bulabiliyoruz. Bunu bilmenin ne anlamı olabilir?

Hal böyle olunca sistemde değişiklik elbette yapılabilir. Tabii çağa, dünyadaki değişikliklere uygun olarak, bütüncül, bilimsel araştırmalara dayanılarak, pilot uygulamalar ışığında ve paydaşlarla birlikte olmak şartıyla. Fakat görülüyor ki; yeni lise sistemi hazırlanırken, bu yeterince yapılmamış. Hazırlık aşamasında, il-ilçe Milli Eğitim Müdürlükleri kanalıyla güya öğretmenlere ulaşılmış, ama gelen veriler-görüşler yeterince dikkate alınmamış  görünüyor. Pilot okul-bölge uygulaması yok; ancak bunun yapılacağı söyleniyor. Yeni lise programı, Milli Eğitim Bakanlığındaki (MEB) Bakanın dar ekibi, bir kısım bürokrat, Saraydaki eğitim öğretim politikaları kurulundaki birkaç isim ve birkaç akademisyen ile oluşturulmuş. Bunun sonucunda  MEB’daki bazı bürokratlar, modelin Türkiye koşullarında uygulanamayacağı gerekçesiyle istifa etmişlerdir. Bu bürokratlar, pilot uygulama önermiş, ders kaynağı ile öğretmen kaynağının örtüşmediğini  ve norm kadro fazlası olabileceğini bunun da eğitimi olumsuz etkileyeceğini belirtmişlerdir.

Yeni programla; 1) Ders sayısı azalıyor, 2) Kariyer ofisi geliyor,  3) 12. sınıfta azaltılan ders saati yerine destek çalışmaları geliyor,  4) Her öğrenci üniversitedeki gibi istediği dersleri seçebilecek, 5) Yeni sistem 2020-2021’de 9. sınıfta kademeli olarak başlıyor,  6) Bilgi kuramı zorunlu ders oluyor, 7) Yaparak uygulayarak öğrenme ağırlıklı olacak, 8) 12. sınıfta ilginç yenilikçi dersler var,  9) Öğrencinin her alandan ders alabileceği dengeli ders çizelgesi, 10)Haziranda ders yerine proje sunumu, portfolyo hazırlıkları gibi yaşam becerileri etkinlikleri geliyor.

Çocuklar 15-16 dersi içselleştiremiyor deniyor. Öğrenciler bunları niye öğrenemiyor, öğretim ilke ve yöntemleri, öğretmen kalitesi nasıl? Bunlara hiç bakılmıyor. Öğrenciler yoruluyor diye üç dönem oluşturuluyor. Oysa bu daha önce uygulanıp Türkiye gerçeklerine uymadığı için kaldırılan bir yöntem. Yani eski uygulama, yeni diye tekrar önümüze konmaya çalışılıyor. Toplumumuzda kervan yolda düzülür düşüncesi vardır. Hal böyle olunca, bizde kitap defter çoğunlukla okul açıldıktan sonra alınır veya okula gelir. Dolayısıyla dönemin ilk 1-3 haftası doğru düzgün ders işlenmez. Bu durumda Kasım ve Nisan ayları en verimli aylar iken tatile gidilirse, konsantrasyon ve motivasyon problemi ortaya çıkacaktır. Ayrıca çocukların anlamadığı konuları bu tatilde öğrenmesinden söz ediliyor. Bunu kim öğretecek? Okulda öğretmen dururken işe giden anne baba mı? Yani çocuğun yorulması pek mantıklı gelmiyor. Öte yandan çalışan annelerin ya aklı evde kalacak, ya da rapor alıp evde oturacak. Bu da iş kaybına neden olabilecek. Tepe yöneticisinin olaylara ve konulara kartal bakışı ile bütüncül olarak bakıp, ona göre önlem alması gerekir.

Bu biraz Hristiyan ya da ABD özentisine kılıf bulma gibi görünüyor. Çünkü bütün Hristiyan ülkelerinde bu şekilde tatil uygulaması olmasa da, yeni düzenlemede  ara tatiller, onların Christmas ve Paskalya tatillerine denk düşüyor. Ayrıca sıcak bölgelerde Haziranda çocuklar derse nasıl devam edecek? İlkokul 1. sınıf öğretmenleri tam ses eğitimi verirken, çocukların bir haftalık tatil ile ses eğitiminden uzaklaşacaklarını düşünüyorlar.  Bu da paydaşların görüşlerinin, yeterince dikkate alınmadığını ve bürokratların gerekçelerinin haklı olduğunu gösteriyor. Bakanlık 4+4+4 ile 5 yaşındaki çocukların kas gelişimini hiçe sayarken, şimdi yorulduklarını öne sürüyor. Bu ne yaman çelişkidir. İlle de 3 dönem düzenlemesine gidilecek ise iklime, tarımsal uygulamalara, ailelerin eğitim durumuna göre yapılması yerinde olacaktır.

Sayın Bakan “biz çocuklarımıza özgeçmişten söz etmiyoruz, öz gelecek yazmaktan söz ediyoruz” diyor. Gerçekten çok doğru söylemiş. Kendileri bununla ilgili ilk çalışmaları Talim Terbiye Kurulu Başkanı iken başlattı. Nitekim yeni yapılan değişiklik  öncülü  olan 2005 yılı ders programına dayanıyor  görüntüsü veriyor. Eğitim programları tek başına olmasa da eğitim felsefesinin ve politikasının ipuçlarını, sonuçta toplumun yapısını belirler. Bu programdaki subliminal dini öğeleri içeren değişiklikleri, küreselleşmeyi, Atatürk’ten uzaklaşmayı,  Dekanlığım sırasında fakültemdeki arkadaşlarımla inceleyip raporlaştırmıştık. Bugün gelinen noktada her şey süslü ifadelerle öğrencilerin lehine gibi gösterilerek, asıl hedefe ulaşılmaya çalışılmakta. Daha sonra 2017 programı kapsamında değiştirilen ders kitapları millilikten , Atatürkçülükten uzaktır. Üstelik çocuklara  cariyelik, ukubat, muamelet, cihat, itaat etme öğretilmektedir. Bunun yanı sıra pek çok dini siyasi telkinleri içeren bölümler, fotoğraflar da vardır. Ders kitaplarında bu öğeler dururken, yaratıcı bireyler yetiştirip, yeni dünya düzenine uyum sağlamak pek mümkün görünmüyor.

Çocuklara öz gelecek yazmaktan söz edilerek, gereği yapılmıştır. Böylece, Matematik 12. sınıfta seçmeli oluyor, Tarih ve T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi azaltılıyor, Felsefe- Mantık dersleri yok seviyesine indiriliyor; Tarih sadece 4’er saat olarak 10. sınıfta bir dönem, 11. sınıfta iki dönem olarak yer alıyor. Din Kültürü ve Ahlak dersi ise Avrupa İnsan Haklarının zorunlu Din Kültürü ve Ahlak dersi kaldırılsın kararına rağmen, 12 Eylül kalıntısı olarak, 4. sınıftan 12. sınıfın sonuna kadar zorunlu ders oluyor. Üstelik her fırsatta 12 Eylül eleştirilip göstermelik davalar açılmasına rağmen.  T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi 9. 10. 11. sınıflarda olmamasına karşın, 12. sınıfta 2 saat olarak yer alıyor.

Programda Türk Dili ve Edebiyatı  4 saat zorunlu olsa da, bu miktar azdır; çünkü günümüzün test çocukları kendi dilini konuşamaz yazamaz duruma gelmişlerdir. Bu da dilimizi yozlaştırmanın bir başka yoludur. Öte yandan, Tasavvuf Edebiyatı ve İslam Felsefesi 4’er saat olarak okutulurken Türk Halkının kendi edebiyatına ilişkin dersi yoktur. Bu da hedefin ne olduğunu açıkça göstermektedir.

Yine bu programda az sayılı sınıflara 4-5 öğretmenin birlikte derse girmesinden söz edilmektedir ki, bu neredeyse imkansız görünmektedir. Felsefe ile din kültürü ve ahlak dersi öğretmeninin birlikte aynı sınıfa girdiğini düşünün. Birbiri ile uyumlu olan öğretmenler bile birlikte ders yapma alışkanlığı ve eğitimi almadıkları sürece bu uygulanabilir değildir.

Bir diğer konu ise öğretmenlerin bu programa nasıl uyarlanabileceğidir. Eğitimin başarısı öğretmenin başarısı kadardır düşüncesinden hareketle, yeni bir Öğretmen Eğitimi Sistemi gereklidir. Sertifika programları bu program için yeterli olmayacaktır. Ayrıca derslerin azaltılması norm fazlası öğretmenlerin ortaya çıkmasına neden olacak, bu da öğretmenlerin motivasyonlarının bozulması, arkadaşlarının ise tedirgin olması sonucunu doğuracaktır.

Sonuç

Bütün bunlardan sonra; yeni sistem belli bir süreç içinde kademeli olarak uygulanabilir gibi görünmesine karşın, uygulanabilirliği çok sıkıntılıdır. Öğretmenlerin henüz yeni program için hazırlıklı olmaması, 3-5 öğretmenin birlikte derse girme konusundaki deneyimsizliği ve alışkanlığının olmayışı, derslerin azalması ile norm kadro fazlasının ortaya çıkma durumu belli başlı sorunları oluşturmaktadır.

Ayrıca programda zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Öğretimi dersi olmasına karşın, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinin azlığı, İslam Felsefesi ile Tasavvuf Edebiyatı derslerinin yer alması ve Tarih dersinin yetersizliği, asıl hedefi göstermesi bakımından anlamlı görülmektedir. Ancak öğrencilerin seçmeli dersler, kariyer planlaması ve portfolyo çalışmaları ile istekleri ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmesinin yanı sıra; ailelerle çocukların  sadece üniversite odaklı bakış açısından uzaklaştırılarak,  meslek kazandırılması için çeşitli çalışmalar yapılması olumlu çabalardır. Umulur ki yeni program öğrencilerimizi ve son tahlilde ülkemizi geleceğin yeni dünya düzenine hazırlar, beyin göçünü engellemeye yarar.

Bu yazıyı paylaş

Yorum

  • Ertan BEDER Reply

    Degerli hocam, İzmir Gaziemir’de bir devlet okulunda program ve eğitim ortamları tasarımı konusunda çalışıyoruz. Izmir’in 30 ilcesi var ve biz bu otuz ilçeden istekli okullardan 3 ile 17 yaş aralığında Ekim 2016 -Haziran 2019 tarihleri arasında 20.000 öğrenci ve 1437 öğretmeni ücretsiz olarak, yaş grubuna göre 90 ile 120 dakika arasında süren farklı eğitim etkinliklerinde misafir ettik.
    Bunları size neden yazma gereği hissettim? Program, ergonomi, güncellik konularının uygulamadan başlanarak somut olarak planlanması gerektiğini düşündüğüm için ve 3 yaş grubundan başlanarak lisans üstü eğitimlerin tasarlanması gerektiğini düşündüğüm için yazdım.
    MEB ilkokul ders programını “farklı” bir şekilde uygulamaktayız. Biz dikiş diker, oyuncak yapar, heykel yapar, müzik yaparız.
    Umarım yazdıklarımı hadsizlik veya gereksiz sözler olarak degerlendirmezsiniz.
    ilginizi çekerse sadece intagramda @bisiklet_egitim_merkezi ni inceleyebilirsiniz.
    Saygılarımla Ertan BEDER Öğretmen-Okul Müdürü @ertanbeder

    8 Eylül 2019 at 06:44
  • Esergül BALCI Reply

    İlginize teşekkürler. Söz konusu adresi inceleyeceğim Ertan bey.

    12 Eylül 2019 at 18:43
  • Kadir ERGANİ Reply

    Merhaba Sayın hocam.
    Tarikatlara ilişlin raporunuza ulaşamadım.
    Okumak incelemek dilerim uygun görürseniz.
    İyi çalışmalar dilerim.

    16 Eylül 2021 at 16:22

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir