Online-Uzaktan Eğitim Fiyaskosu

Online-Uzaktan Eğitim Fiyaskosu

Milli Eğitim Bakanlığının ilk kez başlattığı online dersleri ile uzaktan eğitime bir yerde zorunlu olarak başlandı. Ancak işin başında bu eğitim, tam bir fiyasko ile sonuçlandı. Bakanın üzüntülerini bildirmesi ise acziyetinin ifadesidir. Bakanlığındaki arkadaşlarını tanımadığını, Bakanlığına hâkim olamadığını ve makamını göstermelik olarak doldurduğunu ortaya koyuyor. Bu duruma “özrü kabahatinden büyük” denir.

Bakanlık, daha işin başında malumu ilan etti ve “kral çıplak” demiş oldu. Menderes’in idamını, kafa kesmeleri küçücük çocuklara göstereceksiniz bunun adı “eğitim” olacak!!!

O genç beyinlere, bu tür görseller( idam, kafa kesme vb) verilerek normalleştirilmektedir. Oysa burada verilen mesaj, çocuklarda nasıl bir öğrenme oluşturabilir bilinmez. Belki de istenenin dışında bir öğrenme etkisi yapabilir. Sözde eğitim denen bu derslerle, çocukların ruh sağlığı bozularak, ancak “kafa kesen cihatçı” yetiştirilir.

Ders araları diyebileceğimiz boşluklarda ise arka fonda cami resmi eşliğinde ilahiler okunuyor. Kurbanlık hayvana kesilirken okunan Kur’an gibi burada da arka fondaki ilahilerle idam olayı ve kafa kesme var. Bu resim en hafif deyimiyle subliminal mesaj olarak açıklanabilir.

Zaten kutuplaşmış olan bir toplumda, kutuplaştırmayı okula, çocuğa taşımanın anlamı var mı? Çocuk bu tür sözde derslerle okulla aile arasında seçme yapmaya zorlanmış olmuyor mu? Bu da ikinci bir kutuplaştırma olur. Ancak unutulmaması gereken nokta, çocuğa ilk yedi yılda aile içinde verilen eğitimin daha belirleyici olduğudur!!! Bu etki nedeniyle eğitimciler sürekli yeterli eğitimi verememekle ve etkisiz olmakla suçlanmıyorlar mı?

Biz okullarda tarikat etkisi ile eğitim veriliyor, bu bir “milli güvenlik sorunu”dur derken, bazıları abartıyorsun, bazıları da az bile söylüyorsun diyordu. Yine geldik tarikat ve Diyanet eliyle eğitime. Eğitim Bakanlığı, hedefe ulaşmak istenen politikaların uygulanabildiği ve geleceğin biçimlendirildiği en uygun Bakanlıktır. Burada da yapılan budur özünde. “Tatlı Aspirin”ler şeklinde yavaş yavaş bu günlere gelinmiştir. Hedef düşünmeyen, itaat eden, efendisinin sözünden çıkmayan, uyuşturulmuş, bugün yerine ölümden sonraki “cennet”i düşünen kısaca yarın için yaşayan, bilimden uzak yeni kuşaklar yetiştirmektir. Bu konuda, oldukça da yol alınmıştır. C. Darwin der ki “bilim ve sanat” bir kuşun kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olur. Tavuk toplum, önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz. Yapılan aynen budur.

Elinde sigara olan fotoğrafları karalayan, şiddet olaylarının işine geldiği gibi gösterilmesine izin veren ya da vermeyen RTÜK, bu konuda ne yapıyor acaba, çocuklarımızın ruh sağlığı bozulup birer cihatçı yetiştirilirken.

Ne yazık ki ülkemizin  geldiği nokta bu!!!

Çivileri yerinden oynamış, basit bir rüzgarda yıkılacak durumdaki ahşap evden farksız. Verilen hasar belki elli yılda düzeltilemez. Ama yine de umutsuz olmamak, kendimizi elimizden geleni yapmakla yükümlü ve sorumlu hissetmek zorundayız. Çünkü çocuklarımızı ve geleceğimizi bu kafalara teslim edemeyiz, onların eline bırakamayız.

Bir Norveç atasözü “çaresiz kaldığında Atatürk gibi düşün” demektedir. Biz de dünyaya örnek olmuş Yüce Önderimiz gibi düşünerek hareket etmeli, hedefe kilitlenmeliyiz.

23 Mart 2020

Bu yazıyı paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir