SURİYELİ SIĞINMACI ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNE İLİŞKİN YASAL DURUM
Suriyeli sığınmacı çocukların eğitimleri konusu, ülkemizin sorunlarından belki de en önde gelenidir. Çünkü bu sorunun uzantıları çok boyutludur; siyasi, ekonomik, eğitimsel, sosyolojik, kültürel, psikolojik nitelik taşır. Ayrıca bunların alt başlıkları da bulunmaktadır.
Milli Eğitim Bakanları ilk yıllarda sığınmacılara nasıl olsa kısa sürede ülkelerine geri dönecekler, gözüyle bakmışlar ve onların eğitimine ilişkin yeterli önlemi almamışlardır. Zaten göç olaylarında, barınma, beslenme gibi ihtiyaçlara öncelik verildiği bilinen bir gerçektir. Eğitim daha sonraki gereksinimler arasında yer almaktadır. Zaman ilerleyip Suriyeliler Türkiye’de katlanarak artmaya ve kalmaya devam edince işin ciddiyeti anlaşılmıştır. Ülke olarak imzaladığımız, 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 26. Maddesi, 1982 Anayasamızın 42. Maddesi ve 1995 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 28. Maddesi gibi yasalar, bütün çocukların bulundukları ülkelerde eğitim almalarını o ülkelere, zorunlu bir görev olarak yüklemektedir. Burada göz ardı edilen nokta, konunun Batıdan gelen, göçmenlerle ve ülke vatandaşları ile ilgili olmasıdır. Türkiye Avrupa dışından gelen göçmenleri geçici sığınmacı olarak kabul ettiği için, yasa ve yönetmelikler, Suriyeli sığınmacıları kapsamamaktadır.
Türkiye hazırlıksız karşılaştığı sorunu çözmek amacıyla, gecikmeli de olsa, sığınmacıların eğitimini, 2013 yılında 6458 sayılı “Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu” (YUKK) ile ve ardından 2014 tarihli yeni yasal düzenleme ve yönetmeliğin 22. Maddesi uyarınca, “devletler vatandaşlarına uyguladığı eğitim hakkını sığınmacılara da uygular” diyerek yasal zemine oturtmaya çalışmıştır. Buna göre sığınmacıların, öğrenim belgesi ve diplomalarının kabul edilmesi, harç ve resimlerden muaf tutulması ve eğitim burslarından yararlanması sağlanmaktadır. Söz konusu yasadan önceki iki yıl boyunca, sığınmacı çocukların eğitimi bir kısmı Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)’ca verilse de, daha çok Bakanlık dışındaki bazı gruplar, sivil toplum örgütleri tarafından ve MEB’lığı denetimi dışında yapılmıştır. Bu sorun da, 2014 yönetmeliğinin 28. Maddesi ile eğitim hizmetlerinin düzenlenmesi, kontrolü ve sorumluluğunun MEB’na verilmesiyle çözülmüştür.
Öte yandan iki yıl boyunca, hiç eğitim alamayan ya da bazı gruplarca kontrol dışı eğitim verilen Suriyeli sığınmacı çocukların durumu, ileride ne tür sorunlara neden olabilecekleri konusunu gündeme getirmekte ve geleceğe taşımaktadır. Çünkü bu çocuklar savaş nedeniyle travma yaşamışlardır. Burada sorunun çözülmesi için, işin içine eğitim yanında, ekonomik, sosyolojik, kültürel ve psikolojik desteğin girmesi gerekecektir. Aksi halde ülkemiz, şimdi yaşanılan sorunlara ek olarak, istenmeyen devasa problemlerle karşı karşıya kalacak, hatta bu durum, belki de bir beka sorununa kadar gidebilecektir. Bu nedenle Suriyeli çocukların eğitimine ilişkin, gerekli ve yeterli çabaların ivedilikle gösterilmesi yerinde olacaktır.
Bir cevap yazın